DAMLA PEKER
MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, öğrencilerin sürekli kendini geliştirip, yeni şeyler öğrenirken; öğretmenlerin de öğrencilere iyi eğitim verebilmesi için kendilerini sürekli yenilemeleri gerektiğini belirtti. Müsteşar Yardımcısı Büyük’ün bu sözleri akıllara öğretmenlerin kendilerini ne kadar geliştirebildiğini akıllara getirdi. Öğretmenliğin yapılabilecek en kolay mesleklerden olduğuna dair bir algı var. ‘Yazın üç ay tatil, hafta sonları tatil ve haftada birkaç saat çalışma,’ diye düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Peki, gerçekten kutsal mesleği yapan öğretmenlerin hayatı dışardan göründüğü kadar kolay mı? Bu iki konuyu eğitim sendikalarına, uzman ve öğretmenlere sorduk. İşte onlardan gelen cevaplar:
YALNIZ TAKRİRLE BU İŞ OLMAZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi: Eğitimde yetersizlikler tartışması hep gündemde. Hammurabi kanunlarına bile gitseniz var. Öğretmenler bulunduğu konuma gelmek için ciddi sınavlar verir. Arkadaşlarımız sürekli olarak günün ihtiyaçlarına göre, mesela akıllı tahtaysa bunun eğitimini alarak hazır olmalı. MEB, yoğun bir hizmet içi eğitimler verdi. Bunlar kâfi gelmedi, uzman arkadaşlarımız illere gönderilerek, neredeyse her ilde her yıl hizmet içi eğitimler sürdürüldü, sürdürülüyor. Öğretmenlik strateji belgesi yayınlandı. Bu strateji belgesinde yer alan öğretmeni geliştirecek yetiştirecek çalışmaların bir an önce yapılması kanaatindeyiz.
İDEOLOJİK FAKTÖRLER SINIRLIYOR
Bir başka yönden bakarsak, öğretmen arkadaşlarımızın görevini yerine getirmede ciddi zorlukları var. Kişinin yetersizliği ile alakalı değil, kendisinin şekillendiremediği dış faktörler ve düzenleyici unsurlardan kaynaklanan sebeplerden dolayı kendini istediği yere taşıyamıyor. Bunlar arasında ideolojik ve çevresel faktörler var. Öğretmenlik dinamik bir meslektir. Babaannesi ya da ananesi yaşındaki bir bayandan ders almaya mecbur kalmasın çocuğumuz. Daha erken yaşlarda emekliliğine imkân vermeliyiz.
“DEĞİŞİME İLGİSİZ OLMAYIN”
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi: Değişime ilgisiz kalan arkadaşlarımız sonraki süreçlerde başarılı bir öğretmenlik yapamaz. Öğretmenlik kadar hiçbir meslekte kendini yenilemesi gereken bir meslek yok. Bunu da en hızlı yapan öğretmenlerdir. Tabii yüzde 100 diyemeyiz. Asgari sınırını yakalayabilmek son derece önemli. Bu anlamda öğretmenlerin yenilikleri takip ettiğini, sosyal medyasından, internetinden yazılı yayınlara kadar bunları takip ettiğini söyleyelim.
Öğretmenlerin mesleki gelişimlerinde okul müdürlerinin rolüne dikkat çeken Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Faruk Levent şunları söyledi: Kendini geliştirmek ve yenilemek zorunda olan öğretmenlere bazı koşulların sağlanması gerekmektedir. Bunu sağlamak zorunda olanların başında da okul müdürleri gelmektedir. Öğretmenlerin görevlerini yerine getirirken eğitim-öğretim hizmetini sunmaya hazır olmaları ve morallerinin yüksek olması önemlidir. Öğretmenleri işlerine motive etme, onların verimini artırma ve bu yolla işlerinde doyuma ulaşmasını sağlama görevi okul müdürüne düşmektedir. Öğretmenlerin sürekli gelişme isteğinin bir okulda kabulü ve uygulanma şansı ancak okul müdürünün desteği ve sahiplenmesi ile mümkün olabilir. Okul müdürü, öğretmenleri herkesten daha yakından tanıyan ve öğretmenlerden neler beklendiğini en iyi bilen kişidir. Yönetici, her öğretmenin yeteneklerini geliştirmesine ve başarısını arttırmasına yardımcı olabilir. Müdürler aynı zamanda öğretmenleri okulun bütün uygulamalarına katılabilmeleri konusunda onları cesaretlendirmelidir.Öğretmenler ne diyor
DEFNE AYDIN: Sizde 1 çocuk var ama bizde 30-40 çocuk…
Özel okulda lise öğretmeni Defne Aydın: Özel sektör, öğretmenden daha çok kendini yenilemesini bekliyor. Bunun için birtakım programlar geliştiriyor. Aslında her öğretmen ihtiyaçlarını kendi belirlemesi gerekir. Fakat şöyle bir gerçek var ki, dışarıda alacağı eğitimler pahalı. Kendini geliştirecek iyi bir eğitim almak istese cebinden de para ödemesi gerekecek. Kendilerini yenilememeleri de acı bir gerçek. Hepsi kendi branşında bir düzen tutturmuş. Her sene başa dönüp aynı konu üzerinde ezbere gidiyor.
EN ÖNEMLİ EKSİKLİK TEKNOLOJİ
Bence şu anki öğretmenlerin en önemli eksiği teknolojiyi çok iyi kullanamamaları. Diğer taraftan yeni mezun biraz daha idealist olabiliyor. Teknoloji artık onların da eğitimlerinin bir parçası. Ama 45 yaş üzeri çalışan öğretmenler aldıkları eğitim döneminde çok fazla teknoloji ile ilgilenemedikleri için belki konuya biraz daha yabancı kalabilirler. Öğretmenin çok büyük bir sorumluluğun da altına girdiğini unutmamalı insanlar. Sonuçta hayatının en değerlisini size emanet ettiği için aynı hassasiyeti sizden bekliyor. Siz de 1 çocuk var ama öğretmende bir sınıfta 30-40 çocuk.
SENEM ÇİÇEK: Ne 3 ay ne de hafta sonları yatıyoruz
Devlet okulunda görev yapan Senem Çiçek: Tabii ki öğretmenler kendini geliştirmeli. Ama öğretmen deyince çok açık bir kavramdan bahsediyoruz. İstanbul’daki lüks okuldaki öğretmenin imkânları çok daha fazla. Ama Doğu’da ücra bir köydeki öğretmenin hizmet içi eğitim alabilme durumu yok. MEB, belki Doğu’daki o öğretmene uzman eğitmen yollayamayabilir fakat belki internetten online eğitimler olabilir. Banka gibi kurumlar bu eğitimi yapıyor. Öğretmenler ne 3 ay yatıyor, ne de hafta sonları yatıyor. Öğretmenlik hiçbir mesleğe benzemez. Öğretmen eve gelse dahi sürekli neler yapması gerektiğini düşünür. Ödev kontrol eder, sınav hazırlar… Bir taraftan da ‘bir öğrenci gelmedi, başka bir öğrencinin suratı asıktı, bir çocuğumun ailesi ile ilgili problemleri var üstesinden gelebilecek mi?’ diye düşünür. Öğretmenlik kapıyı çekip de çıktığın bir meslek değil.
Türkiye Gazetesi